DOST MU? DÜŞMAN MI?
Besinlerin çoğunun içinde bulunan sodyum, doğal yiyecek tuzu olarak adlandırılır. Sofra ya da mutfak tuzunun da büyük bir bölümü sodyumdur. Tuz, lezzet verici özelliğiyle besin hazırlamada kullanıldığı gibi küflenme, böceklenme gibi durumları önlemek için besin saklama işlemlerinde de kullanılır. Ancak doğru miktarlarda kullanmadığımızda dostumuz olan bu tuz, düşmanımız da olabiliyor…
Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin 2012 yılında yayınladığı çalışmaya göre; Türkiye’de günlük ortalama tuz tüketimi 15 g kadardır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün “Yetişkin ve Çocuklarda Tuz Alımı’na yönelik yayınladığı rapor’a göre ise günlük alınması gereken tuz miktarı 5 g’ın altında olmalıdır. Bu oranlara baktığımızda ülkemizde tüketilen tuz miktarının ne kadar yüksek olduğu görülebilir. Yapılan çeşitli araştırmalarda, günlük yiyeceklerden tuzu bir gram kadar azaltmanın; yüzde 5 felçten, yüzde 3 kalp krizinden korunmak anlamına geldiği belirtiliyor.
Tuz tüketiminiz maalesef sadece yemeklere eklediğiniz tuzluktan döktüğünüzle sınırlı değil. Tükettiğiniz gıdaların da tuzlu olduğunu unutmayın. İşlenmiş et ve şarküteri ürünleri, soya sosu, sebze konserveleri, tuzlu salata sosları ve tuzlu krakerlerin aşırı tüketimi; mide kanserini tetikliyor. Tuzlu yeme alışkanlığı olan kişilerin böbreklerinde akut veya kronik bir hastalığa geçiş riski çok yüksektir. Tuzlu yiyecek tüketimi, idrar kalsiyumu atımının da en önemli belirleyicisidir. Tuz alımı arttığında uyarı mekanizmaları harekete geçerek bağırsaklarda kalsiyumun emilimi artıyor. Kemiklerden kalsiyumun çekilmesine ve osteoporoza (kemik erimesi) neden oluyor. Aşırı tuz tüketimi şekerin hücre içine taşınmasında da engel oluşturuyor ve yağ olarak depolanmasını tetikliyor. Obezite ve insülin direnci gibi rahatsızlıkları da tetikliyor.
Geçtiğimiz yıl içinde, farklı medya organlarında, damak tadını değiştirmek amacıyla farklı algı yaratmak için ‘ sofra tuzu kötü, kaya tuzu iyi’ olarak belirtilmiştir. Sofra tuzu, çoğunlukla iyot açısından zenginleştirilmiş bir gıdadır. İyot eklenmesinin, özellikle iyot eksikliği bulunan bölgeler başta olmak üzere, tiroid problemlerini azalttığı bilinmektedir. Himalaya tuzu ise içerisindeki farklı mineraller sayesinde daha faydalı sanılmaktadır. Ancak, bulunan mineraller eser miktarda ve bizim için yeterli olmayacaktır. Sağlığımız için çok riskli olan plütonyum, talyum, kurşun ve radyum gibi mineralleri içermektedir. Himalaya tuzuna sağlıklı, faydalı demek kesinlikle mümkün değil. Tuzun oluşumunu sağlayan yine sodyumdur. Himalaya tuzu da aynı şekilde sodyum ve zararlı minerallerden oluşur. Bunun yerine iyotlu tuz tüketebilirsiniz.